Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atanlar, din ve vicdan özgürlüğüne yapılan saldırılara tedbir almak zorundadır.
BAKAN TUNÇ: İSVEÇ’TE CAMİNİN ÖNÜNDE KUR’AN-I KERİM’İ YAKMA OLAYINI LANETLİYORUZ
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İsveç’in başkenti Stockholm’de caminin önünde Kur’an-ı Kerim yakılmasını lanetleyerek, “Bu din ve vicdan özgürlüğüne saldırıdır. Avrupa’da gerçekleşmiş olması yüz karasıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atan ülkeler, din ve vicdan özgürlüğüne yapılan saldırı noktasında tedbir almak zorundadır.” dedi.
Bakan Tunç, burada yaptığı konuşmada, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremler nedeniyle buruk bir bayram geçirdiklerini belirterek, afet bölgesindeki yaraları sarmak ve yıkılan şehirleri yeniden inşa etmek için tüm kurumların canla başla çalıştığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ekonomi, altyapı, enerji bağımsızlığı ve savunma sanayi alanlarında büyük projelere imza attıklarına değinen Tunç, yatırım, üretim ve ihracatla ülkeyi büyütürken demokrasi çıtasını yükseltmenin gayreti içerisinde olduklarını aktardı.
Bakan Tunç, temel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri birer birer kaldırdıklarını, adalet, insan hakları ve demokraside “sessiz devrim” sayılabilecek reformlara imza attıklarını ifade ederek, “Elbette ki bunlardan rahatsızlık duyanlar oldu. Düşünce ve ifade özgürlüğünü teröre destek vermek olarak algılayanlar maalesef oldu olmaya da devam ediyor. Düşünce ve ifade özgürlüğünün kapsamı hem bizim hukukumuzda hem de uluslararası belgelerde açıkça bellidir.” diye konuştu.
TERÖR GRUPLARINI DESTEKLİYORSANIZ O ZAMAN HUKUK DEVLETİ DURUMA EL KOYAR
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesi din ve vicdan özgürlüğünün korunmasını öngörse de sözleşmenin altına imza atan Avrupa ülkelerinde kötü uygulamalara şahitlik ettiklerini belirten Tunç, şöyle devam etti:
“İsveç’te caminin önünde Kur’an-ı Kerim’i yakma olayını lanetliyoruz. Bu din ve vicdan özgürlüğüne saldırıdır. Avrupa’da gerçekleşmiş olması yüz karasıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atan ülkeler, din ve vicdan özgürlüğüne yapılan saldırı noktasında tedbir almak zorundadır. Ama maalesef İsveç’te bunun olmadığını görüyoruz. Hiçbir mahkeme kararı hukuka aykırılığı meşrulaştıramaz. Dolayısıyla İsveç makamlarından özellikle NATO zirvesi öncesi bu tür çirkinliklerin yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını bekliyoruz. Çünkü bu en temel insan hakkıdır.”
Bakan Tunç, Türkiye’de de herkesin istediğini konuşup yazabildiğini ancak bu eylemlerin teröre destek mahiyetinde olması halinde hiçbir demokratik hukuk devletinde korunmayacağını vurguladı.
Hiçbir düşünce ve ifadenin, hedefinde insan haklarının ihlali olan terörü destekleyemeyeceğini ifade eden Tunç, “En önemli hak yaşam hakkı ihlalidir. Eğer yaşam hakkına yönelik saldırı varsa ve siz bu saldırıyı destekliyorsanız, terör gruplarını destekliyorsanız, şiddeti teşvik ediyorsanız, terörist başlarını masum göstermeye çalışıyorsanız orada ifade özgürlüğünden bahsedemezsiniz. O zaman yargı, hukuk devleti duruma el koyar, gerekli müeyyideyi uygular.” şeklinde konuştu.
Tunç, hukuk güvenliğini sağlayarak, yatırım ortamını iyileştirerek ve Türkiye’de adalete güveni daha da yükseklere taşıyıp vatandaşların yargı hizmetlerinden etkin, adil şekilde yararlanmasının yolunu açmaya devam edeceklerini anlatarak, hem deprem yaralarını sarmanın hem de başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde şehirleri afet riskine karşı dayanıklı inşa etmenin gayreti içerisinde olacaklarını dile getirdi.
İnsanı güçlendirmeye devam edeceklerine işaret eden Tunç, “İnsanı güçlendireceğiz ki aile güçlü olsun. Aileyi tehdit eden sapkın akımlardan korumak için gerekli anayasal değişikliklere giriştik. İnşallah Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeni dönemde hem ailenin korunmasına yönelik hem de başörtüsüne özgürlük tanıyan, tanımlayan anayasa değişikliğini de bu dönemde başaracağız.” dedi.
DARBE ANAYASASIYLA YÖNETİLİYORUZ, DEMOKRATİK ÜLKEYE BU YAKIŞMAZ
Tunç, hedeflerinin yeni, demokratik ve sivil anayasayı milletle buluşturmak olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Çünkü milletimizin hakkı. 82 anayasasıyla, darbe anayasasıyla yönetiliyoruz, demokratik ülkeye bu elbette ki yakışmaz. Anayasamızda bugüne kadar reform sayılabilecek çok önemli değişiklikleri gerçekleştirdik. Başta Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi en büyük demokratik reformdu. Milletimizin doğrudan doğruya yürütmeyi belirlediği, yasamanın, yürütmenin, yargının, kuvvetler ayrılığının tam anlamıyla uygulandığı yönetim sistemine geçtik. Cumhuriyetimizi güçlendiren yönetim sistemine geçtik. Milletimiz son seçimlerde sistem tartışmalarını sona erdirdi. Artık geriye bakmaya gerek yok. Krizler, darbeler, kaos üreten, ekonomik krizler, siyasi krizler, vesayetçi anlayışı büyüten eski sistemi artık hatırlamamıza gerek yok. Hep ileriye bakacağız.”
İstikrarlı kalkınma modeliyle yatırım, istihdam, üretim ve ihracatla büyüyen, enerjide bağımsız, savunma sanayinde güçlü, alt yapısını tamamlamış, her alanda kalkınan büyük Türkiye’yi, güçlü ekonomiyi inşa etmeye devam edeceklerini söyleyen Tunç, hakkaniyetli, dengeli dış politikayla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde “Türkiye ekseni” yolunda hız kesmeden devam edeceklerini anlattı.
Tunç, sınır boylarında nöbet tutan güvenlik güçleri, polis, jandarma ile sağlık görevlileri ve çalışanların da bayramını tebrik ederek, hac görevini getirenlerin ibadetlerinin kabul olmasını temenni etti.
Hep beraber Bartın’a güzel eserler kazandırmanın gayreti içerisinde olacaklarını dile getiren Tunç, yatırımlar tamamlandığında Bartın’ın bölgenin yıldızı gibi parlamaya devam edeceğini sözlerine ekledi.
Bakan Tunç, konuşmasının ardından Bartın Valiliğince Millet Konağı’nda düzenlenen bayramlaşma programına katıldı.